Bazen içimde, tam göğsümün ortasında hissettiğim, beni sürekli sıkıştıran bu duygunun kızgınlık, kırgınlık ve suçluluk duygularımın bir karışımı olduğunu düşünüyorum. Ben bu duyguyu “Öfke” olarak tanımlıyorum. Garip bir şekilde acı çekmeme neden olan bu duygunun yoğunlaştığı zamanlarda, hayatımın diğer alanlarına konsantre olmakta zorlanıyorum.

Şimdi bir düşünün bakalım. Hayata karşı öfkeli misiniz? Kendinize karşı mı öfkelisiniz? Yoksa bu bir 35 yaş sonrası hastalık mı? Kızgınlık hastalığı olabilir mi? Ben hepsinden bir parça olduğunu düşünüyorum. Lütfen kendinize yüklenmeyi bırakın. Bu hayata geldiğimizde cebimizde bir kullanma kılavuzumuzla gelmiyoruz. Hayatta kendimizi tanımak için deneyimler yaşıyoruz. Kendimizi tanıdıkça hangi konularda yanlış seçimler yapıp üzüldüğümüzü fark ediyoruz. Kendimizi ve başkalarını affederek yolumuza devam etmek en doğru seçim.

Ailemiz dışında hayatımıza giren insanları ne olursa olsun biz seçiyoruz. Diğer bir bakış açısıyla başımıza gelen olaylara verdiğimiz tepkilerimizi biz seçiyoruz. Geriye dönüp baktığımızda, yaptığımız seçimlerden fayda da görsek zarar da görsek çoğu zaman bilinçli seçim yapmıyoruz. Bu seçimlerimizin sonucunda daha mutlu ve başarılı oluyoruz bu hayatta değil mi? İşte bu öfkemiz, hayatımızda yaptığımız yanlış seçimlerin sonucunda maalesef kendimizi daha mutsuz ve başarısız hissetmemizden kaynaklanıyor.

Peki niçin kendimize zarar verecek seçimler yapıyoruz diye sorabilirsiniz? Bu seçimlerinizin temel bir inancımıza dayandığını öğrendim. Buna “Çekirdek İnanç” deniyor. Bazı kaynaklar okumama ve bu konuda destekler almama karşın tam olarak çekirdek inancımı tespit edebilmiş değilim. Bu düşünceye “Çekirdek İnanç” denmekte olup hayatımızdaki seçimlere yön verme gücüne sahip. İşte bu inancımıza uygun seçimler yaparak hayatımızı yaşıyoruz. Bu inancımızın anlamlı, ulaşılabilir veya ulaştığımızda hayatımızı daha iyi-kötü hale getirecek olması önemli değil. Önemli olan bu inancımızı gerçekleştirmek zorunda hissedeceğimizdir.

Bu hayata bir kullanım kılavuzumuz ile gelmiyoruz. Seçimlerimiz sonrasında yaşadığımız deneyimlerimiz sonrasında kendimizi tanımaya başlıyoruz. Kendimizi tanımaya başladıkça bilinçli seçimler yaparak daha mutlu ve başarılı olmayı öğreniyoruz. Hayatımızın ikinci yarısında kendimizi mutsuz ve başarısız hissediyorsak gerçeğimize aykırı seçimler yaptığımızı kabul ederek iyileşme sürecini başlatabiliriz. Bu süreci başlatmak için kendimizi ve diğerlerini affetmeyi öğrenmek durumundayız. Suçlayarak bir yere varamadığımızı bu zaman kadar öğrendik değil mi? Sürekli yüreğimizde taşıdığımız bu öfkemizi kanalize etmek başlamak için doğru adım olacaktır.

Bugün negatif bu duygumuzu kanalize ederek taşıdığımız yüklerden kurtulup kendimizi daha iyi hissedebiliriz. O zaman affetmek daha kolay olacaktır. Bu olumsuz duygu yüküyle affetmenin gerçekleşmesi mümkün değil. Affettim demeniz de gerçek değil. Şimdi ilk iş, duygularınızı kanalize etmek için size en uygun aracı bulmak. Öfkemizi kanalize ederek iyileşmenin en kolay çözümü sanatla ilgilenmektedir. Kimisi yazar, kimisi şarkı söyler, kimisi çalar, kimisi çizer, boyar, kimisi ahşap vb. şekil verir. Kısaca, duygularınızı kanalize edebileceğiniz sanat dalınızı keşfetmek için denemeler yapmaya başlayın. Bu yolun sonunda daha mutlu ve başarılı olmanız için size en uygun mesleği de bulabilirsiniz. Şimdiden kolay gelsin.

Sevgi ve saygılarımla,

Serhat ÖZDOĞAN

Deneme

Demo Description


Introducing your First Popup.
Customize text and design to perfectly suit your needs and preferences.

This will close in 20 seconds

WP Radio
WP Radio
OFFLINE LIVE
Share This